ASRİ MEZARLIGINDAKİ LAL

 

 

Bir gün yolum düştü 

Asri mezarlığına,

Etrafta bir lal sessizliği,

İçimde bir ürperti.

Ortada musalla taşı

Kim bilir kaç ziyaretçisi oldu.

Dolaşıp durdum,

Mezar taşları arasında,

Birden gözüm, az ilerdeki

Mezar taşına ilişti:

Nerede olursan ol

ayda bir gel emi, anne

diye yazılmıştı.

Taşlara bir acı, bir feryat,

Öylece kazınmıştı.

Bir başka taşta,

Bir anne, yavrusunun acısını

‘ kırık kalpli’ diye yazdırmış,

Resmini yapıştırmıştı;

Mezarın içindeki kız,

Daha on dört yaşındaydı.

Kabrindeki çiçekler,

Onun gibi daha  solmamıştı.

Ben bile bittim kahrımdan,

Annesi nasıl dayanmıştı?

Gülen yüzlerini maviş gözlerini

Toprak ana bağrına  basmıştı.                 

Bazıları daha bebekmiş, kundak içinde;

Kundağıyla gömmüşler, kefen niyetine.

Kimi asker, kimi polis,

Şehit düşmüş vatanı uğruna..

Hasret gitmiş, eşine, yavrusuna.

Hepsinin sonu aynı, ama

Mezar taşları bile ayrı ayrı.

Kiminin dört başı mamur,

Kiminde taş bile yok.

Kimisi sahipsiz,

Kiminde ağlayan çok.

Bilmem duyuyorlar mı,

Görüyorlar mı gelenleri ?

Bir zaman güler oynarken,

Şimdi susmuş, lal olmuş dilleri.

Bizlere bir ders olsun, mezarlıklar,

Hayatını, boş amaçlar uğruna harcayanlar;

Arada sırada, buraya gelmeli;

Ömrün en acı bestesini,

Burada dinlemeli.

Hayatın  en acı bestesini,

onlardan dinlemeli.